Tel Aviv yönetimi 20 yıllık tehdidi fiili bir saldırıya dönüştürdü. Peki neden şimdi ve sırada ne var?
İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği askeri saldırı, bölgesel dengeleri sarsacak yeni bir dönemin kapısını araladı. Financial Times’ın analizine göre bu hamlenin arkasında altı kritik neden yer alıyor. Ortadoğu’da tansiyonu hızla yükselten bu gelişme, sadece iki ülkeyi değil, tüm küresel sistemi etkileyebilecek bir çatışma sürecini tetikleyebilir.
1. 7 Ekim Travması ve Ulusal Güvenlik Algısı
2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği büyük çaplı saldırı, Netanyahu yönetiminin güvenlik yaklaşımında keskin bir kırılma yarattı. İsrail yönetimi, artık “beklemek” ya da “göz yummak” gibi seçenekleri bir kenara bırakarak, İran’ın olası nükleer tehdidine karşı önleyici vuruş politikası izliyor.
2. İran’ın Savunma Gücü Zayıfladı
İran, geçtiğimiz aylarda İsrail’in hava saldırıları sonucu önemli savunma sistemlerini ve füze altyapısını kaybetti. Bu da İsrail için “şimdi ya da asla” denilebilecek bir askeri fırsat penceresi doğurdu.
3. Nükleer Eşiğe Yaklaşan İran
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı ihlal ettiğini açıkladı. İran’ın kısa sürede nükleer silah üretebilecek “breakout” kapasitesine ulaştığı bilgisi, İsrail açısından tehdit seviyesini maksimuma çıkardı.
4. İsrail’in Bölgesel Güç Olma Hedefi
Hizbullah’a yönelik operasyonlar sonrası beklenen misillemenin düşük kalması, İsrail’i daha cesur adımlar atmaya yöneltti. Tel Aviv, artık bölgesel süper güç olma iddiasını açıkça sahaya taşıyor.
5. Gazze Baskısını Dağıtma Hamlesi
İsrail’in Gazze’deki saldırıları nedeniyle artan uluslararası baskı, Netanyahu yönetimini farklı bir gündem yaratmaya itti. İran’a yönelik saldırı, Avrupa’nın eleştirilerinin yönünü değiştirmeyi amaçlıyor.
6. ABD-İran Görüşmelerine Güvensizlik
İsrail, Trump yönetiminin İran’la yaptığı nükleer görüşmelere en başından bu yana karşıydı. Görüşmelerin sonuçsuz kalması ya da İran’a avantaj sağlaması riskine karşı Tel Aviv, süreci kendi yöntemleriyle “kısa devre” etmeye karar verdi.
Saldırı öncesi ABD, bazı askeri unsurlarını İsrail’e kaydırdı ve Orta Doğu’daki üslerini tahkim etti. İran’ın doğrudan İsrail’e yanıt verememesi durumunda ABD üsleri ya da Körfez ticaret yolları hedef alınabilir. Bu, ABD’yi çatışmaya daha derinden çekecek bir senaryo.
Avrupa ise enerji fiyatları, göç dalgaları ve bölgesel istikrarsızlık riskleri karşısında alarma geçmiş durumda. İran’ın olası hamleleri arasında petrol akışını engellemek ya da Körfez ülkelerindeki kritik altyapıları vurmak bulunuyor. İsrail’in İran’a saldırısı, yalnızca bir askeri operasyon değil; aynı zamanda bölgesel ve küresel siyasi hesaplaşmanın başlangıcı olabilir. İran’ın vereceği yanıt, sürecin ne kadar genişleyeceğini belirleyecek. Ancak şu çok net: Ortadoğu’da yeni bir jeopolitik fırtına başladı.