Son yıllarda küresel finans çevrelerinde sıkça telaffuz edilen “tapering” kavramı, özellikle ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi büyük merkez bankalarının politika değişimlerine odaklanan yatırımcıların radarında. Peki tapering nedir? Neden bu kadar önemli hale geldi? Piyasaları ve yatırım fonlarını nasıl etkiler?
2020 yılında patlak veren COVID-19 pandemisi, dünya genelinde ekonomik daralmalara yol açtı. Bu krizi hafifletmek amacıyla, merkez bankaları agresif bir şekilde parasal genişleme (quantitative easing) politikalarını devreye soktu. Bu süreçte devlet tahvilleri, ipoteğe dayalı menkul kıymetler ve diğer varlıklar satın alınarak piyasalara büyük miktarda para enjekte edildi.
Bu uygulama, ekonomilerin likidite ihtiyacını karşılayarak üretim, istihdam ve tüketim üzerinde canlandırıcı etki yarattı. Ancak bu politikaların kalıcı olması, beraberinde yüksek enflasyon ve finansal istikrarsızlık risklerini getirdi.
İşte bu noktada devreye tapering giriyor.
Tapering Nedir?
Kelime anlamı olarak “azaltmak, kısmak” anlamına gelen tapering; merkez bankalarının uyguladığı varlık alım programlarını kademeli olarak azaltması sürecine verilen isimdir. Özellikle Fed'in aylık 120 milyar dolarlık varlık alımını sonlandırmaya başlaması, tapering teriminin gündeme gelmesine neden olmuştur.
Bu süreç, ani bir duruş değil; planlı ve kademeli bir yavaşlama olarak gerçekleşir. Tapering, genellikle merkez bankalarının ekonomide toparlanma sinyalleri almasıyla birlikte gündeme gelir. Yani para musluklarının kısmaya başlanması, “ekonomide işler yoluna giriyor” mesajı da taşıyabilir.
Neden Tapering Gündeme Geldi?
Pandemi sonrası dönem, birçok ülkede rekor seviyelere ulaşan enflasyon ile sonuçlandı. ABD’de enflasyonun %2’lik hedefin oldukça üzerine çıkması, Fed’in para politikasında sıkılaşma sinyalleri vermesine yol açtı. Aynı şekilde ECB, BoE (İngiltere Merkez Bankası) ve BoJ (Japonya Merkez Bankası) gibi kurumlar da benzer baskılarla karşı karşıya kaldı.
Varlık alımlarının azaltılması ve tapering sürecinin başlatılması, enflasyonu kontrol altına alma ve finansal istikrarı yeniden tesis etme amacı taşıyor.
Tapering Başlayınca Ne Olur?
Tapering’in başlamasıyla birlikte piyasada para arzı daralır. Bu da doğrudan şu sonuçları beraberinde getirir:
1. Faiz Artışları ve Doların Güçlenmesi
Tapering süreci, genellikle faiz artışlarıyla birlikte anılır. Paranın arzı azalırken maliyeti yükselir. ABD Doları gibi rezerv paraların güçlenmesi gözlemlenir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, bu durum döviz kuru üzerinde baskı yaratır.
2. Tahvil Faizlerinde Yükseliş
ABD 10 yıllık tahvil faizleri gibi göstergelerde yukarı yönlü hareketler görülür. Bu, tahvil getirilerinin artmasına ve fiyatlarının düşmesine neden olur. Tahvil ağırlıklı portföy yöneten yatırım fonları için bu ciddi bir risk faktörüdür.
3. Yatırım Fonları Nasıl Etkilenir?
Eurobond ve tahvil fonları, artan faiz ortamında değer kaybedebilir.
Hisse senedi fonları, özellikle büyüme odaklı teknoloji şirketlerine yatırım yapanlar, faiz artışlarından olumsuz etkilenebilir.
Döviz bazlı fonlar, USD’nin değer kazanmasıyla kısa vadede avantaj yakalayabilir.
4. Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Sermaye Çıkışı Riski
ABD'de faizlerin artması, gelişmekte olan piyasalardaki sermayenin gelişmiş ülkelere yönelmesine neden olabilir. Bu durum, Türkiye gibi ülkelerde kurlarda dalgalanma, borsa üzerinde baskı ve risk primlerinde artış anlamına gelir.
Tapering Ne Zaman Başlar ve Nasıl İlerler?
Fed’in 2021 sonunda başlattığı tapering süreci 2022 ortasında tamamlandı ve ardından faiz artışlarına geçildi. 2024 ve 2025 yıllarında da küresel merkez bankaları, enflasyon verileri ve büyüme projeksiyonları doğrultusunda tapering sonrası faiz patikalarını şekillendirmeye devam ediyor.
Ancak 2025 itibarıyla, yeni bir tapering süreci değil; tapering sonrası normalleşme ve hatta olası faiz indirimleri konuşulmaya başlanmış durumda. Bu da yatırımcıların önümüzdeki dönemde daha dengeli ve enflasyona duyarlı stratejiler izlemesini gerektiriyor.
Tapering’i Anlamak, Yatırımı Yönlendirmek Demektir
Tapering, merkez bankalarının krize karşı uyguladığı genişlemeci politikaların sona erdiği ve daha sıkı para politikasına geçiş sürecinin adıdır. Bu geçiş; döviz, faiz, hisse senedi ve yatırım fonları gibi tüm yatırım araçlarını etkiler.
Yatırımcılar için tapering, sadece bir merkez bankası terimi değil, aynı zamanda portföylerini yeniden gözden geçirme zamanının geldiğini gösteren güçlü bir sinyaldir. Bu süreci doğru okuyabilenler, hem riskleri yönetebilir hem de fırsatları değerlendirebilir.
