Dolar currency
39,5480
0.05%

Bir Adım Geri, İki Adım İleri: IEYHO’da Sessizlikten Güvene

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bir Adım Geri, İki Adım İleri: IEYHO’da Sessizlikten Güvene

Uzun bir süredir Işıklar Enerji ve Yapı Holding (IEYHO) hakkında yazı kaleme almadığımı fark eden dostlarım bana ulaştı. Haklılar. Aslında mücadeleden bir adım bile geri atmış değilim — ne de olsa mücadeleyi Rıza Bey’den öğrendik. Kendisi bu konuda boş durmamış, hatta bir kitap bile yazmıştı: 

“Hayat mücadele değil, mücadele hayattır.” 

Gerçekten öyle; bazı dönemlerde öyle çok mücadele ediyoruz ki, hayatın ta kendisini bu mücadeleden ibaret sanıyoruz. Ama bazen, biraz geriden izlemek gerekir. Fırtınalı bir denizde, dümeni tutmadan önce rüzgârın yönünü hissetmek gibi…

Zaten yapım gereği kavgacı biri değilim. Gürültüden, laf kalabalığından yana hiç olmadım. Diyalogla her şeyin çözülebileceğine inananlardanım – tabii ki gerçekten çözmek isteyen varsa. Çünkü haklı olanın sesi, ne kadar bağırdığından değil; ne kadar yerinde konuştuğundan belli olur. Bu inançla katıldım geçtiğimiz günlerde yapılan Limak Hotel’deki genel kurula. Dürüst olmam gerekirse, son derece olgun bir ortamda geçti. İki taraf da hakkını aradı ama tek bir kötü söz, bir saygısızlık duyulmadı. Özellikle Av. Bülent Saz Bey’in beyefendiliği, sürece katkı sağlayan önemli bir detaydı. Kendisine teşekkür etmek isterim.

Genel kurul sırasında ilginç bir diyalog yaşadım. İsmini burada vermeyeceğim bir katılımcı bana dönüp, şaşkınlıkla “Sen bu KAP haberlerini nasıl bu kadar hızlı yazıp paylaşıyorsun? Daha düşmeden tweet atıyorsun neredeyse!” dedi. İlk başta bu sözlere anlam veremesem de sonra gülümsedim. 

Çünkü sanırım beni tanıyor ama tam anlamıyla tanımıyor. 

12 yaşından beri klavyenin başındayım. Bugüne kadar 3.000’den fazla yazılım projesinde yer aldım. Klavye benim için sadece bir araç değil, adeta bir uzuv gibi. Kıymetli eşim şahittir; günde 12 saatimi klavyeye basarak, yazarak, analiz ederek geçiriyorum.

Yani ben bir tech geek’im birader. KAP haberi mi düşmüş? O zaten elimden önce gözümde beliriyor. O yüzden “tweet nasıl bu kadar hızlı geliyor” diye soranlara cevabım basit: bu refleks değil, yaşam tarzı. 😄 Her neyse… Dönelim şimdi esas meselemize, göz bebeğimiz IEYHO’ya.

2024 yılının sonlarına geldiğimizde, IEYHO’ya atanan kayyumlar hepimize umut verdi. İlk kez iç denetim raporu hazırlandı, adli ve idari makamlara sunuldu. Şirket tarihinde belki de ilk kez bu denli şeffaf bir adım atılmıştı. SPK ile esas sözleşme tadiline yönelik süreç başlatıldı, genel kurul düzenlendi, bir “düzen” havası oluşmaya başladı.

Ancak her şey yoluna girmiş derken, 24 Nisan 2025’te İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin kararıyla işler yeniden değişti. Mahkeme, kayyum atanmasına ilişkin kararı iptal etti. Fakat burada asıl dikkat çeken nokta şu oldu: Bölge Adliye Mahkemesi, kayyumların atanmasını esasen doğru bulsa da, alt mahkemenin usule ilişkin gerekçesini yetersiz bularak kararı şeklen iptal etti. Dahası, şirketi kimin yöneteceğine dair hiçbir hüküm kurmadı.

Bir an durup düşündüm… Hukuk önünde boynumuz kıldan incedir. Bu ülkenin hukukuna inanan bir birey olarak bunu hep savundum. Ancak bu karar sonrası ortaya çıkan tablo gerçekten düşündürücüydü. Çünkü %99’u halka açık bir şirket, tam 11 gün boyunca organsız, yani resmen yönetime sahip olmadan bırakıldı. Koca bir şirket boşlukta asılı kaldı. Bu, yalnızca bir hukuk tekniği meselesi değil; yüz binlerce yatırımcının geleceğini etkileyen ciddi bir yönetim sorunudur.

Neyse ki, 6 Mayıs’ta 6. Asliye Ticaret Mahkemesi duruma hızlı müdahale etti ve aynı kayyum heyetini yeniden görevlendirdi. Aynı isimlerin yeniden atanması son derece isabetli bir karardı. Çünkü farklı bir heyet atanmış olsaydı, en az iki-üç ay yeni durumu anlamaya çalışacak, bu süreçte de zaman ve güven kaybı yaşanacaktı. Bu da yine her zamanki gibi küçük yatırımcının zararına olacaktı.

Yeni atama kararında şu ifade özellikle dikkatimi çekti:

“Kayyum heyetinin görevini yaparken ortakların hak ve menfaatlerini gözetmesine, şirketin durumu hakkında mahkemeye iki ayda bir rapor sunmasına…”

Bu detay yalnızca bürokratik bir prosedür değil; yatırımcıyı önceleyen bir bakış açısının ifadesiydi. Şirket sürdürülebilir olacak ki yatırımcı da nefes alabilsin. Tıpkı Konosuke Matsushita'nın (Panasonic’in kurucusu, Japon iş dünyasının efsanevi isimlerinden, “Japonya'nın Yönetim Gurusu” olarak anılır) dediği gibi:

“Kâr etmeyi hedeflemeyin. İnsana hizmet etmeyi hedefleyin, kâr zaten gelir.”

Daha önce de bahsettiğim kayyum heyetinin yeniden görevlendirilmesi son derece yerinde bir karardı. Bu noktada, tekrar atanan isimlerin geçmişlerinden kısaca bahsetmek gerekirse:

Hilmi Yaman Bilgin, sadece mali müşavir değil; aynı zamanda hukuk yüksek lisansı sahibi, alanında kitapları bulunan ve daha önce pek çok şirkette kayyumluk yapmış, saygın bir isim. Daha önceki kayyımlık süreçleri ortada; girdiği hiçbir dosyada hakkı yedirmemiş, kendisi de kimsenin hakkına girmemiştir. Masaya oturduğunda ne yapacağını bilen, krizi yönetebilen ve süreci şeffaflıkla sürdüren bir duruşu var. Deneyimi ve soğukkanlılığıyla sürece hâkim. Açık konuşayım, daha önceki yazılarımda dönemin başkanı Rıza Bey’den espriyle karışık imzalı kitap istemiştim; ne yazık ki geri dönüş alamadım. 😄 Ama şimdi, aynı zamanda yeni yönetim kurulu başkanımız olan Hilmi Bey’in bu isteği karşılıksız bırakmayacağını düşünüyorum. Belki bir genel kurulda elden verir, kütüphanemde güzel bir yere koyarım!

Prof. Dr. Ayşe Pamukçu, Marmara Üniversitesi’nde muhasebe alanında uzun yıllardır akademisyenlik yapan, saha ve teori bilgisiyle öne çıkan bir isim. “Muhasebedeki Hata ve Hilelerin Raporlama İlkeleri Yönünden Değerlendirilmesi” başlıklı Yüksek Lisans tezi, şirket içi usulsüzlüklerin nasıl tespit edilip raporlanacağına dair ciddi bir rehber niteliğinde. Ayşe Hoca’nın bu süreçte varlığı, sadece finansal şeffaflık değil, aynı zamanda denetimde derinlik demek.

Prof. Dr. Necla Akdağ Güney, şirketler hukuku alanında uzman, eşitlik ve adalet ilkeleri üzerine çalışan güçlü bir akademik profil. “Anonim Şirketlerde Eşitlik İlkesi” başlıklı çalışması, ortaklar arası dengeyi sağlamada hâlâ önemli bir referans. Hatta kendisinden de bir kitap hediye rica etmeyi düşünüyorum ama açık konuşayım… O kadar kalın kitabı okuyabilecek miyim, ondan emin değilim. 🤔 

Kayyumların geçmişleri, duruşları ve bu sürece kattıkları tecrübe gerçekten takdire şayan. 

Böyle bir ekibe güvenmemek elde değil.

Sevgili dostlar, bu yazıyı yalnızca bir gelişme aktarımı olarak değil, bir sorumluluk bildirisi olarak kaleme alıyorum. Çünkü IEYHO’da olan biten, yalnızca bir şirketin iç meselesi değil; sermaye piyasalarının güveni, şeffaflığı ve kurumsallığı ile doğrudan ilişkilidir.

Bu vesileyle, bir kişiye daha özel bir parantez açmak isterim: Av. Mustafa Özdemir.
Bu süreçteki emeği, katkısı ve desteği gerçekten göz ardı edilemez. Araştırmayı seven, derinlemesine analiz yapan ve özellikle SPK mevzuatı konusunda üst düzey bilgiye sahip bir hukukçu. Gerek bireysel katkısı gerekse vizyoner yaklaşımıyla hem bu süreçte hem yatırımcı nezdinde önemli bir güven zemini inşa etti. Kendisine içtenlikle teşekkür ederim.

Ve biz bu sürece, kayyumları atayan mahkemeye de, görev verilen alanında uzman ve ahlaklı kayyum heyetine de güveniyoruz. Çünkü hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Çünkü adaletin olmadığı yerde hiçbir yatırım filizlenmez. Ve çünkü biliyoruz ki:
Adalet, mülkün temelidir.

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır?
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *