Dolar currency
39,3960
0.45%

Büyükşehir Rüyası, İzmit Gerçeği: Fatma Kaplan Hürriyet İnadıyla Kendi Sonunu mu Hazırlıyor?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Büyükşehir Rüyası, İzmit Gerçeği: Fatma Kaplan Hürriyet İnadıyla Kendi Sonunu mu Hazırlıyor?

Yaklaşık sekiz yıldır İzmit'te yaşıyorum.

Bu şehirde nefes alıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, dinliyorum. Son iki dönemdir bu şehrin başında Fatma Kaplan Hürriyet var. Ve açık söyleyeyim: geldikçe büyümesi gereken bir umut, zaman geçtikçe gittikçe daralan bir hayal kırıklığına dönüştü.

Evet, bazı işler yapıldı. Kent lokantası açıldı. Bazı kreşler sürdürüldü. Sosyal yardımlar arttırıldı. Bunlar inkâr edilecek şeyler değil. Ama samimi soralım: Bu şehirde son sekiz yılda bir park mı açıldı? Bir çocuk oyun alanı mı yapıldı? Gençlerin oturabileceği, kitap okuyabileceği, nefes alabileceği bir doğal yaşam alanı mı kazandırıldı?

Yok. Yok. Yok.

✱✱✱

Ve doğrusu şu: Artık kimsenin Fatma Başkan’ın İzmit’te park yapıp yapmadığıyla pek ilgilendiğini de düşünmüyorum. Çünkü halk zaten Ormanya’ya gidiyor, Kartepe’ye kaçıyor, İzmit’in içinden çoktan uzaklaşmış durumda. Fatma Hanım belki hâlâ sosyal medya paylaşımlarında bank ve çiçek göstermeyi marifet sanıyor ama bu halk artık fotoğrafla değil, gerçekten nefes alacağı alanlarla ilgileniyor.

Neyse... Konumuza dönecek olursak: Umuttepe'de bir zamanlar, Nevzat Doğan döneminde aktif olan çorba çeşmeleri vardı. Soğukta, kışta, sabahın erken saatlerinde bir tas sıcak çorbayla öğrencilerin içini ısıtırdı. Onlar da kaldırıldı. Yerine konan prefabrik yapının altı aydır içinde sinek uçuşuyor, çorba değil.

Yani mesele sadece yapılan değil, yapıl(a)mayan. Göstermelik birkaç hamle dışında halkın gündelik hayatına dokunan hiçbir büyük vizyon yok ortada. Ve daha kötüsü: sorun sadece hizmette değil, dilden ve tavırdan ibaret.

✱✱✱

Fatma Kaplan Hürriyet artık halkla değil, halkın üzerinde konuşuyor.

Seçim sürecinde kendi partisiyle yaşadığı kriz, il ve ilçe örgütleriyle yaşanan gerilim, meclis üyeleriyle yaşanan restleşmeler, onu CHP'li değil, bağımsız bir figür gibi konumlandırdı. Ama ne yazık ki halktan da uzaklaştırdı.

Son yaşanan Kurban Bayramı olayı bunun zirvesiydi.

Kurban satıcıları çöp yığınlarının, kedi-köpek ölülerinin yanına yerleştirildi. İnsanlar resmen “çöplüğün içinde” satış yapmak zorunda bırakıldı. Tepki gösterince de “Neden basına konuştunuz?” diye azarlandı.

Bu nedir biliyor musunuz? Zorbalıktır.

Belediyecilik değil, tahakküm. Eleştiriyi bastırmak, tepkiyi küçümsemek, sonra da sosyal medyada halkı hedef göstermek bir liderlik biçimi değil, bir korku refleksi. Ama halk korkmaz. Sineye çeker, günü gelir sandıkta konuşur.

Fatma Kaplan Hürriyet bu tavrıyla sadece halkı değil, kendi geleceğini de tüketiyor. Çünkü bu yol, yol değil.

Siyasette bu tutumun örneğini gördük. Mustafa Sarıgül. 

Bir zamanlar Şişli'de efsaneleşmiş bir başkanken, hırsı, yalnızlaşması ve kendi gölgesine yenilmesiyle silindi. Şimdi YouTube'da 'dayı gibi' bağırarak konuşuyor, TikTok'ta anlamsız mimiklerle tuhaf videolar çekiyor. Hâlâ ortada ama etkisi yok. Çünkü halkın sevgisini kaybeden, kariyer hedefiyle halkı ezmeye kalkışan herkes siyasette aynı sona mahkûmdur.

✱✱✱

Siyaset bilimi bunu “karizmatik lider sendromu” diye tanımlar. Max Weber’in liderlik tipolojisine göre karizmatik lider; kişisel özellikleriyle kitleleri etkileyen, geleneksel ya da yasal otoriteye değil, kendi karizmasına dayalı bir meşruiyet kurar. Ancak bu tarz liderliğin en kırılgan noktası, kurumsallığın zayıflaması ve eleştirinin tehdit olarak algılanmasıdır.

Fatma Kaplan Hürriyet’in son dönemdeki sert dili, eleştiriye kapalılığı ve “benden sonra tufan” tavrı, tam olarak bu sendromun yansımalarıdır. “Bensiz bu şehir yıkılır” yanılgısı, lideri önce çevresinden, sonra halktan koparır. Oysa modern demokratik yönetim, katılımcılığı, hesap verebilirliği ve eleştiriye açıklığı esas alır.

Fakat unutulmamalı ki halk, hiçbir zaman kimsenin arka bahçesi olmadı, olmayacak. Çünkü halk; karizmaya değil, hizmete; slogana değil, çözüme bakar. Ve karizmatik liderler, hizmet üretmediklerinde hızla gözden düşerler. Bu düşüş sessiz olur ama kalıcıdır.

✱✱✱

Bugün Fatma Kaplan Hürriyet’in durduğu yer budur.

İzmit gibi 350 binden fazla insanın yaşadığı bir şehirde belediye başkanlığı makamı, bağırarak, hedef göstererek, sosyal medya paylaşımlarıyla güç gösterisi yaparak yürütülmez.

Sakin olmak zorundasınız. Dinlemek zorundasınız. Anlamak zorundasınız.

Eğer hedefiniz Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığıysa, önce kendi ilçenize sahip çıkacaksınız. İzmit’i yöneten biri olarak, kendi halkınıza sırtınızı dönüp başka ilçelere afiş asmaya çalışırsanız, halk da size sandıkta arkasını döner. Kaldı ki afiş bile asamıyorlar. Şehrin sokaklarında hâlâ “Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan” yazılı afişler duruyor. Kurban Bayramı geldi geçti ama Ramazan’da kalmış bir belediye var karşımızda. Sadece afişleri değil, vizyonu da hâlâ Nisan ayında takılmış gibi. İletişim dediğin sadece bayramda afiş basmak değil; halkın nabzını tutmak, zamanla hareket etmek, çağrıyı güncel tutmaktır. Ama burada zaman durmuş gibi: afiş eski, anlayış daha da eski. Bu kadar basit bir güncellemeyi bile yapmayan bir anlayışla mı büyükşehir yönetilecek?

Ve unutmayın: Siyasette en büyük hata marketingi halka bırakmak, yönetimi kurmaylara devretmektir. Fatma Başkan ne yazık ki bunu yapıyor.

İzmit’in sokaklarında şu an umut yok. Kırgınlık, öfke, hayal kırıklığı var.

✱✱✱

Bunları yazıyorum diye Fatma Başkan bana da kızmasın. Ne şahsi bir mesele var ne de siyasi bir çıkar. Bu şehirde yaşayan pek çok insan konuşamıyor olabilir, ama emin olun düşündükleri tam olarak bu. Ben yalnızca onların iç sesini biraz daha yüksek sesle dile getiriyorum.

İzmit halkı neyin eksik olduğunu görüyor, kimin neye odaklandığını fark ediyor.

Fatma Kaplan Hürriyet bu yolun sonunda büyükşehir değil, büyük yalnızlık bulabilir.

Benden demesi.

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır?
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *