İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk soruşturması ve ardından gelen tutuklama kararı, yalnızca siyasi arenada değil, ekonomi cephesinde de sert dalgalanmalara yol açtı. Özellikle döviz piyasasında yaşanan ani yükseliş sonrası Merkez Bankası müdahalede bulunmak zorunda kaldı; faiz cephesinde ise örtülü artışlar dikkat çekti. Gözler şimdi 17 Nisan’da yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısına çevrilmiş durumda.
İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle başlayan süreç, tutuklama kararı sonrası piyasada adeta panik havası estirdi. Kur cephesinde yaşanan hızlı yükseliş, kısa sürede yüzde 10’lara ulaşan bir devalüasyona yol açtı. Dolar/TL 42, Euro/TL ise 44 seviyelerini aşınca Merkez Bankası devreye girdi. Yapılan yoğun döviz satışlarıyla kurda tansiyon bir miktar düşürüldü; Dolar/TL yeniden 38 seviyesine çekildi.
Merkez Bankası'nın müdahalesi rakamlara da yansıdı. 19 Mart’ta 10 milyar dolar, 20 Mart’ta 3 milyar dolar, 21 Mart’ta ise 12 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirildi. Ancak geç gelen bu müdahale, faiz artışı çağrılarını yeniden alevlendirdi.
Ekonomideki bu sarsıntının yankıları medyada da kendini gösterdi. Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, konuyu değerlendirdiği köşe yazısında “Piyasada yine suyu bulandırmaya çalışıyorlar” ifadesini kullandı. Güngör, yabancı yatırımcıların ve bazı çevrelerin faiz artışı baskısını artırdığına dikkat çekerek, “Örtülü şekilde yükselen faizleri açık açık artırırsak ne olur?” sorusuna kendi yanıtını verdi: “Tam teslimiyet olur!”
Yüksek faize karşıtlığıyla bilinen Güngör, yazısında küresel ekonomik koşullara işaret ederek, “ABD Başkanı Trump’ın yeni gümrük tarifeleri Türkiye’ye yeni fırsatlar sunabilirken, Fed ve Avrupa Merkez Bankası faiz indirimlerine hazırlanıyor. Biz neden aksi yönde adım atıyoruz?” diye sordu.
Türkiye’de faiz oranlarındaki artış ise dikkat çekici boyutlarda. Hazine’nin 2 yıllık gösterge tahvil faizi mart ayına göre 10 puan artarak yüzde 47’ye çıktı. Tüketici kredilerinde faiz oranı yüzde 72,45’e ulaşırken, ticari kredi faizleri yüzde 54,7; kısa vadeli mevduat faizleri ise yüzde 53,6 seviyesinde.
Bu tablo karşısında ekonomistler ve piyasa aktörleri, Merkez Bankası’nın 17 Nisan’daki toplantısında nasıl bir adım atacağını merakla bekliyor. Faiz artışına gidilmesi yönündeki baskılar artarken, hükümetin bu baskıya ne ölçüde karşı duracağı önümüzdeki dönemin en kritik sorularından biri haline geldi.
