Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Temmuz 2025’te açıklayacağı faiz kararı, ekonomide yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. 2023’te %50’ye kadar yükseltilen politika faizi, enflasyondaki düşüşün ardından ilk kez indirim sinyali veriyor.
Dünya Gazetesi yazarı Şevket Sayılgan’ın analizine göre, beklenen faiz indirimi ekonominin birçok alanında doğrudan etki yaratacak.
Faizlerin düşmesiyle birlikte tüketici kredileri, taşıt ve konut kredilerinde maliyet azalacak. Bu durum harcamaları artırarak iç talepte canlanma yaratabilir. Ancak artan talep, enflasyon üzerinde yeniden baskı oluşturma riski taşıyor.
Sanayi ve imalat sektöründe ise daha uygun kredi koşulları yatırım kararlarını hızlandırabilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) için bu durum kritik önemde.
Faiz indiriminin kur üzerindeki etkisi de yakından izlenecek. TL'nin getirisi azalacağından dövize yönelim artabilir. Bu da döviz kurunda yukarı yönlü baskı anlamına geliyor. Piyasa beklentilerine paralel bir karar, olası sarsıntıların önüne geçebilir.
Konut ve inşaat sektöründe hareketlilik beklenirken, kamu maliyesi açısından da borçlanma maliyetlerinin düşmesi olumlu bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Orta vadede ise Merkez Bankası’nın güvenilirliği, enflasyon hedeflemesi ve küresel gelişmelere karşı gösterdiği direnç belirleyici olacak. Kontrolsüz bir gevşeme süreci, enflasyonla mücadelede yeniden geriye dönüşe neden olabilir.
Dünya Gazetesi'nde yer alan değerlendirmeye göre; faiz kararı sadece bugünü değil, yılın geri kalanını ve 2026 ekonomik dengesini de doğrudan etkileyecek.
