Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings tarafından yayımlanan son rapora göre, 2025 yılında gözlemlenen kredi kalitesindeki zayıflamanın ardından, Türk şirketlerinin kredi görünümüne yönelik aşağı yönlü reyting baskısının 2026 yılına girerken sınırlı kaldığı belirtildi. Bu durum, Türk ekonomisindeki makro toparlanmanın şirketlerin finansal sağlığını desteklediğine işaret ediyor.
S&P’nin derecelendirdiği 15 Türk şirketi arasında, sadece bir şirketin negatif görünüme sahip olması dikkat çekiyor. Kurum, 2025 yılında dört yüksek reytingli şirketin olumsuz reyting aksiyonlarıyla karşılaştığı zorlu bir dönemin ardından bu toparlanmanın önemini vurguluyor.
Yüksek Faizler ve Sağlıklı Kaldıraç Oranı
Raporda, yüksek faiz oranlarının Türk şirketleri için en önemli kredi faktörü olmaya devam ettiğinin altı çizildi. Ancak, şirketlerin borcun FAVÖK’e (EBITDA) oranını temsil eden medyan kaldıraç oranının 2,6 seviyesinde sağlıklı kaldığı aktarıldı. Bu oran, şirketlerin borç yükünü operasyonel karlılıklarıyla karşılama yeteneğini gösteriyor.
S&P Global Ratings, manşet politika faizinde beklenen düşüşe paralel olarak, şirketlerin faiz karşılama ve serbest nakit akışı eğilimlerinde önümüzdeki dönemde iyileşme beklentisi içinde olduğunu açıkladı.
Zayıf Talep ve Maliyet Artışı Küresel Risklerin Önüne Geçiyor
Derecelendirilen Türk şirketleri için zayıf iç talep ve artan maliyetlerin, küresel ticaret faktörlerinden daha önemli yerel riskler oluşturduğu belirtildi. Küresel faktörler ise ağırlıklı olarak çelik ve tekstil gibi ihracat sektörlerini etkiliyor.
Raporda ayrıca, Türk lirasının ABD doları karşısında reel değer kazanmasının geçici olabileceği düşünülse de, bu durumun ihracatçıların rekabet gücünü zorlayabileceği uyarısına yer verildi.
Yeniden Finansman Zirvesi 2028'de Bekleniyor
Şirketlerin borçlanma vadelerine ilişkin de değerlendirme yapan S&P, yeniden finansman ihtiyaçlarında zirve noktasının 2028 yılına kadar beklenmediğini ifade etti. 2028 yılında vadesi gelecek olan 2 milyar doların biraz üzerindeki tahvil ödemesinin ise mevcut şartlar altında yönetilebilir olduğu değerlendiriliyor.
