Dünya genelinde enflasyonla mücadele devam ederken, bazı önemli merkez bankaları yılın ilk yarısında parasal gevşemelerini artırdı. Bu adımın, ekonomileri desteklemek ve büyümeyi teşvik etmek amacıyla atıldığı belirtiliyor. Parasal gevşeme politikalarının etkileri yakından takip edilirken, ekonomistler bu adımların enflasyonla mücadelede nasıl bir etki yaratacağını merakla bekliyor.
Merkez bankaları enflasyonla mücadelelerini sürdürürken değişebilecek ticaret stratejileri başta olmak üzere küresel ekonomideki belirsizliklerin etkisiyle temkinli davranmaya devam ediyor.
Dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD'nin korumacı ticaret politikasının enflasyonist baskıları güçlendirebileceği ve büyümeyi olumsuz etkileyebileceğine yönelik endişeler diğer büyük ekonomilerin kararları üzerinde etkili oluyor.

Yılın ilk yarısında Avrupa Merkez Bankası (ECB) 3 temel politika faizinde 100'er baz puan, İngiltere Merkez Bankası (BoE) 50 baz puan, Güney Kore Merkez Bankası 50 baz puan, Avustralya Merkez Bankası (RBA) 50 baz puan, Yeni Zelanda Merkez Bankası (RBNZ) 100 baz puan ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 150 baz puan indirim yaptı.
Japonya Merkez Bankası (BoJ) ise yılın ilk yarısında 25 baz puan faiz artırımına giderken, ABD Merkez Bankası (Fed) faiz politikasında değişiklik yapmadı.
Tarife belirsizlikleri nedeniyle Fed faiz indirim döngüsünü durdurdu ve politika faizini yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit tuttu.
ECB, resesyon endişelerini baskılamak amacıyla faiz indirimlerine devam etti ve parasal gevşeme tutumunu sürdürdü.
Güney Kore Merkez Bankası ekonomik yavaşlamayı önlemek için faiz indirirken, Japonya'da faiz artırımı yapıldı. Avustralya ve Yeni Zelanda Merkez Bankaları da enflasyonla mücadele ederek politika faizlerini düşürdü.