Kontrolmatik Teknoloji Enerji ve Mühendislik A.Ş. (KONTR) son günlerde yaptığı pay devriyle yatırımcıların radarına takıldı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Sami Aslanhan ve Başkan Vekili Ömer Ünsalan, kendi kurdukları KMT Yatırım şirketine toplamda 71.500.000 adet KONTR payını devretti. Söz konusu paylar, kamuya açıklanan bilgilere göre artık borsada işlem görebilir nitelikte.
İki aşamalı gerçekleşen bu süreçte:
22.750.000 adet pay Sami Aslanhan’dan, 22.750.000 adet pay Ömer Ünsalan’dan olmak üzere toplam 45.500.000 adet pay, doğrudan KMT Yatırım’a devredildi.
Ek olarak KMT Yatırım, uluslararası bir finansal kuruluş aracılığıyla 26.000.000 adet daha KONTR payı satın aldı.
Böylece KMT Yatırım’ın elindeki toplam KONTR payı 71.500.000 adede ulaştı. Bu miktar, şirketin çıkarılmış sermayesinin yaklaşık %11’ine karşılık geliyor.
Ancak dikkat çeken en önemli detay, bu devrin şirket dışından bağımsız bir yatırımcıya değil, doğrudan şirketin en tepe iki yöneticisine ait bir şirkete yapılmış olması. KMT Yatırım’ın sahibi olan Sami Aslanhan ve Ömer Ünsalan, bu işlemle birlikte KONTR hisselerini kendi kurdukları yeni yapıya devretmiş oldular. Açıklamalarda bu hamlenin “uluslararası finansmana erişim ve finansal yapının güçlendirilmesi” amacı taşıdığı belirtilse de, yatırımcı nezdinde bu süreç şeffaflık ve niyet sorgulamasıyla karşılandı.
İlgili KAP bildiriminde, söz konusu payların Borsa İstanbul’da işlem görmeyen nitelikte olduğu ve yapılan işlemlerin borsa dışında gerçekleştiği belirtiliyor. Ancak daha sonra bu hisselerin borsada işleme açılması için başvuru yapılacağı da açıkça ifade edilmiş durumda.
Bu gelişme, kamuoyunda şu soruların yüksek sesle sorulmasına neden oldu:
Bu paylar kısa vadede piyasaya mı sürülecek?
Hisse fiyatı üzerindeki baskıyı artıracak yeni arzların hazırlığı mı yapılıyor?
"Uluslararası finansman" vurgusu, gerçekte içeriden satış zemini mi hazırlanıyor?
Kontrolmatik cephesi, KMT Yatırım’ın tüm gelirlerinin öncelikle şirkete ve ortaklara borç verilmesi yoluyla aktarılacağını ve grubun büyüme hedeflerine hizmet edeceğini savunuyor. Ancak yapılan hamlenin zamanlaması ve iç kaynaklı olması, yatırımcı güveni açısından tartışmalı bir tablo yaratıyor.
Yatırımcılar, bu tür yapıların şeffaflıkla yönetilmesi ve olası satış baskılarına karşı kamunun doğru bilgilendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
