Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) swap işlemleri hariç net rezervlerinde son dönemde dikkat çekici bir gerileme yaşanıyor. 11 Nisan 2025 tarihi itibarıyla, İmamoğlu kararları öncesindeki seviyelere göre net rezervlerde yaklaşık 45 milyar dolarlık bir düşüş kaydedildi. Üstelik bu düşüş trendi, her geçen gün artarak devam ediyor.
Ekonomi çevrelerinde büyük yankı uyandıran bu gelişme, Türkiye’nin döviz pozisyonuna ve genel ekonomik dengelerine ilişkin ciddi soru işaretleri yaratmış durumda. Swap hariç net rezervler, bir ülkenin dış şoklara karşı kırılganlığını gösteren önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor. Bu nedenle yaşanan sert düşüş, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine bakışını doğrudan etkileyebilir.
İmamoğlu kararları öncesinde toparlanma sinyalleri veren rezervler, özellikle yerel seçimler sonrası artan ekonomik belirsizlik ve politika değişikliği beklentileriyle yeniden zayıflamaya başladı. TCMB'nin rezervlerini korumak için attığı adımların yeterli olup olmayacağı konusunda piyasada endişeler artarken, döviz piyasalarında da dalgalanmanın derinleştiği görülüyor.
Uzmanlar, rezerv kaybının sadece döviz arzı ve talebi dengesizliğiyle değil, aynı zamanda politika belirsizlikleri ve yabancı sermaye çıkışlarıyla da bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca turizm gelirlerinin henüz mevsimsel olarak tam etkisini göstermemesi, enerji ithalatı kaynaklı döviz talebi ve iç piyasada dövize olan talebin yükselmesi de rezervlerdeki erimenin hızlanmasına katkıda bulunuyor.
Önümüzdeki haftalarda TCMB'nin atacağı adımlar ve hükümetin ekonomi yönetiminde nasıl bir rota izleyeceği, rezervlerin seyrinde belirleyici olacak. Ancak mevcut tablo, Türkiye'nin dış finansman ihtiyacının arttığı ve döviz likiditesinin her zamankinden daha dikkatle yönetilmesi gerektiği bir döneme girildiğini gösteriyor.
