ABD ile Çin arasındaki artan gerilimler, sadece teknoloji ve sanayi sektörlerini değil, aynı zamanda tarım ve gıda ticaretini de olumsuz etkiliyor. Ticaret savaşlarının en büyük darbeyi vurduğu sektörlerden biri olan tarım ve gıda zinciri, gelecekte belirsizliklerle karşı karşıya kalabilir. Bu durum, hem üreticiler hem de tüketiciler için endişe verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından iki kutuplu dünya, Soğuk Savaş'la birlikte zorlu zamanlar geçirdi. Sovyetler Birliği'nin zayıflaması ve küreselleşme ile ortaya çıkan sınırsız ticaret vaatleri, 2010 sonrası Çin'in yükselişi ve ABD'de artan bütçe açığıyla ticaret savaşlarına yol açtı.
ABD'nin gümrük tarifelerindeki artışlar, özellikle Çin, Japonya, AB ülkeleri, Meksika, Kanada ve Güney Kore gibi ülkeleri hedef alıyor. Bu durum ticarette belirsizliğe ve gerginliğe neden olurken, tarım ve gıda sektörü de olumsuz etkileniyor.
Tarım ürünleri, küresel ticarette önemli bir role sahiptir çünkü üretim coğrafi olarak sınırlı ve iklime bağlıdır. Ticaret savaşları, tarım sektöründeki kırılganlıkları arttırarak gıda zincirini olumsuz etkileyebilir.
Ticaret savaşları, küresel iş birliğini zayıflatırken Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumların etkisizleşmesine yol açıyor. Bu durum, tarım sektöründe ortak kuralların belirsizleşmesine ve küçük çiftlikler için risk oluşturuyor.
Türkiye, ticaret savaşlarından kaynaklanan belirsizliklerden etkilenirken aynı zamanda yeni pazarlara erişim fırsatları da bulabilir. Ancak bu kazanımların kalıcılığı belirsizdir ve IMF Başkanı da bu konuda çözüm bulunması gerekliliğini vurgulamaktadır.
Ticaret savaşlarının tarım ve gıda sektörü üzerindeki etkileri sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal, çevresel ve insani boyutları da etkilemektedir. Bu durum, dünya nüfusunun artması ve açlıkla mücadele eden insan sayısının artmasıyla daha da acil hale gelmektedir.
