Karaman İl Özel İdaresi’nde yapılan son işçi alımları, kamuoyunda yeni bir torpil ve kayırmacılık tartışmasını başlattı. Kamu kaynaklarıyla finanse edilen daimi işçi kadrolarına yapılan alımlarda, isimlerin liyakate göre değil, siyasi bağlantılara göre belirlendiği iddia ediliyor.
Yapılan listelemeye göre, işe alınan kişilerin çoğunun belirli bir siyasi yapının yönetici kadrolarına doğrudan akraba ya da yakınlık ilişkisiyle bağlı olduğu görülüyor. Bu durum, “mülakatlar gerçekten sadece formalite mi?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
İşte Karaman İl Özel İdaresi'nde işe alınan ve kamuoyunda tepki toplayan bazı isimler:
Bahriye Bozkurt: İl yöneticisinin eşi. Şoför-Yolcu Taşıma kadrosundan daimi işçi olarak alındı.
Emre Kazanç: İlçe başkanının oğlu.
Remzi Toker: İl Genel Meclisi üyesinin yeğeni.
Ali Çulhacı: Eski ilçe başkanının oğlu.
Ahmet Aziz Alkan: Teşkilata yakınlığıyla bilinen bir muhtarın oğlu.
Fatih Kıratlı: Anayasa Mahkemesi üyesiyle akrabalığı bulunan isim.
Eren Altuner: İl başkanlığı özel kaleminin oğlu.
İsimlerin bu denli benzer siyasi bağlarla seçilmesi, liyakat ilkesine zarar verildiği ve genç işsizlerin sistematik olarak dışlandığı yönünde eleştirileri beraberinde getirdi. Özellikle aynı şehirde yıllardır KPSS’den yüksek puan almasına rağmen iş bekleyen gençler, bu tür atamaların adalet duygusunu zedelediğini belirtiyor.
Şimdi gözler, bu atamalara ilişkin kamu denetçileri ve yetkili kurumların bir soruşturma başlatıp başlatmayacağında. Konu, sadece Karaman ile sınırlı mı kalacak yoksa başka illerde de benzer örnekler mi ortaya çıkacak, merakla bekleniyor.
Yorum: Siyasi Ayrım Yok, Sistemsel Sorun Var
Bugün benzer bir haber de Karamürsel Belediyesi’nden geldi. Bu kez görevde olan bir CHP’li belediyede, yine işe alımlarda yöneticilerin yakınlarının tercih edildiği iddia edildi. Yani sorun sadece bir partiye ya da ideolojiye özgü değil. İktidar ya da muhalefet fark etmeksizin, kamu kurumlarında liyakatten çok “tanıdık ilişkileri” üzerinden hareket edilmesi artık sistematik bir sorun haline geldi.
Her iki olay da aynı şeyi gösteriyor: Bu ülkede işe girmenin yolu ne yazık ki bilgi, tecrübe ya da sınav başarısından geçmiyor. Hangi partinin yönettiği değil, hangi partilinin yakını olduğunuz daha belirleyici hale geliyor. Bu da, sadece gençlerin değil, kamunun devlete olan güvenini sarsıyor. Sorun kişiler değil, bu kişilere alan açan çarpık düzen. Değişmesi gereken tek tek isimler değil, torpili mümkün kılan sistemin kendisi.