Japon otomotiv devi Nissan Motor, zorlu geçen bir mali dönemin ardından finansal toparlanma yolunda radikal bir adım attı. Şirket, 2025 mali yılının Nisan-Eylül dönemine ait finansal sonuçlarını kamuoyuyla paylaşarak 221,9 milyar yen (yaklaşık 1,44 milyar dolar) net zarar bildirdi.
Bu büyük zararın temelinde, özellikle ABD'nin Japonya'ya uyguladığı gümrük tarifelerinin otomotiv sektörü üzerindeki olumsuz etkileri ve Asya pazarlarındaki düşük performans yatıyor. Finansal daralmaya ek olarak, Nissan'ın küresel araç satışları da önemli ölçüde düşüş gösterdi; satışlar yüzde 7,3 azalarak 1,48 milyon adede geriledi.
Genel Merkez Binası Satılıyor: Gelir Ar-Ge'ye Yönlendirilecek
Yeniden yapılanma sürecine hız veren Nissan, Japonya, Yokohama'da bulunan genel merkez binasını satma kararı aldı. Binanın satışından 97 milyar yen (yaklaşık 632 milyon dolar) gelir elde edilmesi bekleniyor.
Şirket, bu stratejik hamleyi, "Zorlu dönemlerde dönüşüm için temel olmayan varlıklardan değer yaratmayı amaçlayan disiplinli bir sermaye stratejisi" olarak tanımlıyor. Satıştan elde edilecek kaynak, öncelikli olarak Ar-Ge, dijital dönüşüm ve tesis yenileme gibi uzun vadeli büyüme sağlayacak kritik alanlara aktarılacak.
Önemli Not: Nissan, binayı sattıktan sonra aynı lokasyonda faaliyetlerine devam edecek. Şirket, genel merkezi ve çevresindeki yerleşkeleri yeni sahiplerinden 20 yıllığına kiralayarak operasyonel sürekliliğini koruyacak.
Küresel Çapta Büyük Küçülme Planı Devam Ediyor
Finansal zorluklara yanıt olarak Nissan, küresel operasyonlarında kapsamlı bir daralma planını da uygulamaya koyuyor. Geçtiğimiz aylarda duyurulan planlar doğrultusunda:
- Japonya'daki Oppama fabrikası 2027 mali yılı sonunda.
- Meksika'daki Cuernavaca tesisi ise Mart 2026'da kapatılacak.
Bu adımlarla şirket, küresel üretim ağını optimize ederek tesis sayısını 17'den 10'a indirmeyi hedefliyor. Toplam üretim kapasitesi ise 3,5 milyondan 2,5 milyon adede düşürülerek daha yalın ve verimli bir yapıya geçiş amaçlanıyor.
Nissan'ın bu hamleleri, küresel otomotiv sektöründeki çetin rekabet ve değişen ekonomik koşullara adaptasyon çabasının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
