Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) 5 Aralık haftasına ait yayımladığı haftalık bülten, kredi piyasalarındaki dikkat çekici eğilimleri gözler önüne serdi. Toplam kredi hacmi önemli bir artış kaydederken, piyasalardaki ayrışma tüketici ve ticari krediler arasındaki farklı büyüme dinamikleriyle belirginleşti.
Ticari Kredilerde Hızlanma Devam Ediyor
BDDK verilerine göre, bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi, 5 Aralık haftasında yaklaşık 107,8 milyar lira artışla 22 trilyon 188 milyar 974 milyon liraya ulaştı.
Bu dönemde özellikle ticari kredilerde görülen hızlanma dikkat çekti. Kur etkisinden arındırılmış ve 13 haftalık yıllıklandırılmış büyüme, ticari kredilerde yüzde 22,4 ile yükseliş gösterdi. Taksitli ticari kredilerin tutarı ise 43,4 milyar lira artarak 3 trilyon 320 milyar lirayı aştı.
Tüketici Kredilerinde Daralma Eğilimi
Ticari kredilerin aksine, tüketici kredilerinde daralma eğilimi devam etti. Tüketici kredi büyümesi yüzde 50,5 olarak kaydedildi. Buna rağmen, tüketici kredilerinin toplam tutarı bu dönemde 9,6 milyar lira artışla 2 trilyon 788 milyar 513 milyon liraya yükseldi. Bu tutarın büyük çoğunluğunu 2 trilyon 76 milyar lira ile ihtiyaç kredileri oluşturdu.
Konut Kredileri: 662,8 milyar lira
Taşıt Kredileri: 49,5 milyar lira
İhtiyaç Kredileri: 2 trilyon 76,2 milyar lira
Bireysel Kredi Kartı Alacakları ve Takipteki Alacaklar
Bireysel kredi kartı alacakları, haftalık bazda yüzde 0,3 artışla 2 trilyon 648,5 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Kart borçlarının büyük bir kısmı, 1 trilyon 673,9 milyar lira ile taksitsiz borçlardan oluştu.
Öte yandan, bankacılık sektöründe takipteki alacaklar artış göstererek 6,7 milyar lira yükselişle 564,1 milyar liraya çıktı. Yasal öz kaynaklar ise 7 milyon lira azalarak 4 trilyon 839,3 milyar lira oldu.
BDDK Verileri Piyasaların Yönünü Gösteriyor
BDDK'nın açıkladığı son veriler, makro ihtiyati tedbirlerin etkisinin tüketici kredilerinde belirginleştiğini, ancak ticari kredilerin ekonomik aktiviteyi desteklemeye devam ettiğini gösteriyor. Kredi piyasalarındaki bu ayrışma, önümüzdeki dönemde kredi politikalarının şekillenmesinde önemli bir gösterge olmaya devam edecek.
