YatırımX Ekonomi "Ne Pahasına?" Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin 22 Yıllık Büyümesini Sorguladı

"Ne Pahasına?" Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin 22 Yıllık Büyümesini Sorguladı

Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin 22 yıllık büyümesini analiz ediyor. Borç, özelleştirme ve kur baskısıyla sağlanan artışın, benzer gelişmekte olan ülkelere kıyasla başarı olmadığını savunuyor.

Ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez, "Ne Pahasına?" başlıklı dikkat çeken yazısında, Türkiye ekonomisinin 2002-2024 dönemindeki büyüme verilerini derinlemesine inceledi. Yayımlanan verilere ilk bakışta GSYH'nin dolar bazında 5,7 kat, kişi başına gelirin ise 4,2 kat artmış görünmesinin yarattığı "önemli bir ekonomik başarı" algısını sorguluyor.

Eğilmez, bu görünürdeki başarının nasıl elde edildiği sorusuna odaklanarak, GSYH ve kişi başına gelirdeki artışın ardında yatan sürdürülemez dinamikleri gözler önüne seriyor.

Büyümeyi Destekleyen Geçici Güçler

Mahfi Eğilmez’e göre, son 22 yıldaki bu büyüme rakamlarını destekleyen üç temel unsur öne çıkıyor:

Hızla Artan Borçlanma: Türkiye’nin dış borç stoku 2002'ye göre 3,9 kat, iç borç stoku ise 1,9 kat artış gösterdi. Bu, büyümenin büyük ölçüde borçlanma ile finanse edildiğini gösteriyor.

Yüksek Özelleştirme Gelirleri: Aynı dönemde 68 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde edildi. Eğilmez, bu durumu, eski refahını kaybeden bir ailenin gümüşlerini satarak zengin görünmeye çalışmasına benzetiyor; yani servet azaltılmasıyla sağlanan gelirin altını çiziyor.

Baskılanmış Kur Politikası: Merkez Bankası’nın piyasaya dolar satması ve yüksek TL faizi uygulamasıyla dolar kurunun enflasyonun altında tutulması sağlandı. Bu durum, Türk Lirası cinsinden hesaplanan GSYH’nin, düşük bir kuru baz alınarak dolar cinsine çevrilmesiyle rakamların olduğundan yüksek çıkmasına neden oluyor.

Sürdürülebilirlik Sorunu: İllüzyonun Sonu

Eğilmez, borçlanma ve varlık satışıyla elde edilen kaynakların, savunma sanayi dışında, daha fazla gelir getirecek üretken yatırımlarda kullanılmadığını belirtiyor. Bu tür bir büyüme modelinin geçici olduğunu vurguluyor:

"Dolar kurunu, enflasyonun altında artacak şekilde baskılayarak GSYH’yi olması gerekenden yüksek göstermek de sürdürülebilir bir yöntem değildir. Bir süre sonra ihracat sıkışmaya, ithalat artmaya ve cari açık da büyümeye başlar. O zaman kur hızla yükselir ve GSYH de hızla düşer."

İllüzyonun, ardındaki gerçek ortaya çıkana kadar hoş vakit geçirmeyi sağladığını, ancak gerçek anlaşıldığında tadının kaçacağını ifade ediyor.

Karşılaştırmalı Gerçek: Parlak Bir Başarı Değil

İktisatçı, Türkiye'nin borçlanmayı artırarak, varlıkları satarak ve kuru baskılayarak sağladığı GSYH ve kişi başına düşen gelir artışının, diğer gelişmekte olan ülkelerin durumuyla karşılaştırıldığında hiç de öyle parlak bir başarı olmadığını vurguluyor. Elde edilen bu artış, benzer ülkelerin büyüme performansının gerisinde kalıyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *